9 Şubat 2012 Perşembe

Seyahate giden bir anne; ilik kanseri Gamze Anne'ye yardım edelim!



"Seninle Yaşayalım" adlı blogunda hayata bağlanma çığlığı atan ve umut arayan Gamze Anne...Günlerdir kimbilir kaç kişi o ve küçük oğlu Atakan için dua ediyor, gözyaşı döküyor...

Gamze Anne ile ilgili yazacaklarım, dile getirmeye çalışırken zorluyor beni; okumak da size keyif vermeyecek ama okumamız gerekli. 6 yıllık evli, 3 yaşındaki Atakan'ın annesi 29 yaşındaki Gamze Anne, ilik kanseri...

İzmir'de yaşıyorlar. Anne kendini çocuğuna adamış, hastalığını öğrenip yıkılmış...Bir yandan hayata tutunmaya çalışıyor, bir yandan umudunu yitirmemeye çalışırken bir yandan da umudunun pirinç tanesi kadar kaldığını ifade ediyor. O da birçok anne gibi çocuğu ile ilgili bir blog tutuyor. Blogunda paylaştıkları ışık dolu. Onu tanımıyoruz ama o kadar içimizden biri ki; o da bizim takip ettiklerimizi takip ediyor, kendini yenilemeye çalışıyor ve çocuğunun mutlu bir birey olarak yetişmesi için elinden geleni yapıyor. O da Emzirme Reformu Gerekli diyor, Montessori eğitimini önemsiyor, evde çocuğuyla özenli aktiviteler yapıyor, çocuğunu can kulağıyla dinliyor. Sanırım bu hastalığı bir süre önce atlatmış ve bu tekrar aşaması.

Yazının devamı

3 Şubat 2012 Cuma

Uzman Pedagog Yağlıtaş: "Montessori çocukların hayatına disiplin sokuyor"

Bu söyleşinin birinci bölümünde, Uzman Pedagog Belgin Temur Yağlıtaş’ın okul öncesi eğitim sistemi konusuyla ilgili görüşlerini paylaştık. Yazımızın bu bölümünde uzmanın alternatif eğitim sistemlerinden biri olan Montessori eğitim sisteminin amacı, temel mantığı, öğretme yöntemi ve diğer alternatif sistemlerden farklılıkları konularındaki değerlendirmelerini okuyacaksınız.

Sessizlik ve disiplinin yeri

Montessori çocuklarda öğrenme isteğini yaratmayı amaçlayan bir eğitim sistemidir. Dünyada uygulamaları vardır; Türkiye’de de oldukça bilinen bir metoddur. Ama çok az okulda hakkıyla uygulanabilmektedir. Montessorri çocuklarda öğrenme isteğini yaratmayı amaçlayan bir eğitim sistemidir. Dünyada uygulamaları vardır; Türkiye’de de oldukça bilinen bir metoddur. Ama çok az okulda hakkıyla uygulanabilmektedir. Bu sistemde sessizlik önemlidir. Sessizlikten kasıt aslında çocuğun kendini kontrol edebilmeyi öğrenmesidir. Montessorri’de yapılan çalışmalar hep bireyseldir, grup çalışmaları değildir. Çocuğun kendi kendini geliştirmesi, kendi kendine öğrenmesine yardımcı olan bir programdır. Çocuk kendi kendine bir çalışma yaparken, aynı zamanda etrafında başka çocuklar da kendi kendilerine bir şey yapmaktadır ve çocuk hem kendi öğrenir hem de öğrenen diğer çocuğu gözlemler. Ayrıca öğrenirken, başka çocuğun öğrenmesine engel olmaması açısından da sessizlik uygulaması vardır. Disiplin konusuna gelince; her metodun uygulanabilmesi için belli koşullara ihtiyaç vardır; dolayısıyla tabii ki başlangıçta çocuğun uyum döneminde sessiz ol, buraya odaklan, etrafına bakma gibi bir disiplinin içine sokmak zaten doğru değildir. O nedenle o uyum dönemini iyice atlattıktan, böyle bir çalışmayı devam ettirebileceği hale geldikten sonra çocuklara Montessorri programını uygulamaya başlıyoruz. Onun öncesinde alışma döneminde materyallerle tanıştırıyoruz, çalışan çocukları izletiyoruz. Çocuk yapmak istemiyorsa zaten zorlamıyoruz.
Buradaki disiplin, yaptığı çalışmayı sürdürebilmesi için gerekli kuralları öğrenmesidir. Bir yandan bu iç disiplini de sağlıyor ki, bir çocuğun eğitimindeki en önemli şey iç disiplindir. Bu dönemde iç disiplini edinmeleri çok önemli. Montessori’de çocukların kendi önlerindeki faaliyetten keyif almaları ve onu sürdürmeye istekli olmaları sağlanıyor.

1 Şubat 2012 Çarşamba

Eğitim ve okul anlayışına pedagog yorumu


Uzman Pedagog Belgin Temur Yağlıtaş’tan, geçtiğimiz ay Alternatif Anne olarak enine boyuna irdelediğimiz eğitim sistemimizi, okul öncesi eğitimde özel ve devlet okullarının izlediği yolları değerlendirmesini istedik...

Okul öncesi eğitim alternatiflere daha açık

Yağlıtaş, devlet ve özel anaokullarında eğitimin içeriğini, üniteleri, konuları tamamıyla MEB’nın belirlediğini, o nedenle her anaokulunda müfredatın aynı olduğunu söyledi. Sadece özel okullar ve devlet anaokulları arasında değil, tüm kurumlar arasında farklılıklar olabildiğini belirten Yağlıtaş, özellikle okul öncesi eğitimde ilköğretime nazaran esneklikler verildiği, bu esneklikle değişik metodlar uygulanabildiğini söyledi.
“Aynı konuyu değişik yollarla öğretebilirsiniz. Esneklik sayesinde daha serbestiz, yaratıcılığa izin veren bir sistem var. Özel okullar ellerindeki imkanlarla çocuklar için daha keyifli ve kolay öğrenmeye yönelik daha modern metodlar kullanmaya gayret ediyorlar” dedi.

Standardizasyon iyi, denetim eksikliği kötü

Milli Eğitim Bakanlığı yönlendirmelerinin, programlarının gidişatını olumsuz etkilemediğini belirten Yağlıtaş, “ Bütün okullarda okul aile birliği, satın alma komisyonu gibi ortak yapılar var. Daha küçük okullarda görevli personel ve öğretmenlerin sayısı az oldugu icin kurulacak komisyonda da ayni isimler yer aliyor. Bu nedenle daha küçük okullara özel yönetmelikler çıkarılması gerektiğini düşünüyorum” dedi. Belgin Temur Yağlıtaş, bu konudaki geçmişten gelen deneyimlerini ise şu şekilde özetledi:
Powered By Blogger
Sevgili Ziyaretçim,
Blogumda aradığını bulmanı ve ziyaretinin keyifle geçmesini dilerim. Sevgi ve sağlıkla...