Bültenimizin bu sayında Judith Valentine’ın gazlı içeceklerin zararları ile ilgili yazısını okuyacaksınız.
Yeni intihar yöntemi: Gazlı içecekler
Bağımlı kendini kötü hissetmektedir. Vücudu desteğe ihtiyaç duymaktadır. Elini cebine atıp bozuk para çıkarır. Makinenin içine parayı atmasının ardından ihtiyacı olan kutu aşağı yuvarlanır. Hemen kutuyu açıp içer. Enerjisinin geri döndüğünü hisseder. Bu düzelme, birkaç saat devam ederek onu sabah boyunca uyanık tutacaktır. Bu bağımlı sadece 12 yaşında ve uyuşturucusu da, okulundaki makineden satın aldığı gazlı içecek. Bu bağımlı ve onun gibi binlercesi, okullarının düzenlediği sigara, uyuşturucu ve alkolün tehlikelerini anlatan seminerlere katılacaklar. Ama kimse onlara Amerika'nın diğer içki bağımlılığından söz etmeyecek.NSDA (Amerikan Ulusal Gazlı İçecek Birliği)'nın açıkladığına göre, ABD'de gazlı içecek tüketimi yılda kişi başına 600 kutu (ABD'de bir kutu bizdekinden çok daha büyük; 360 mL). 1978 yılından beri gazlı içecek tüketimi kızlarda iki, erkeklerde üç katına çıktı. 12-29 yaş arası erkekler en büyük müşteri kitlesi. Büyümekte olan bir delikanlının günlük kalori ihtiyacının yüzde 10'u bu içeceklerden karşılanıyor.
Pazarlamada gençler hedefleniyor
Tüketimin artması tesadüf eseri olmadı. Örneğin Coca-Cola ABD'de ürünlerinin yıllık tüketimini yılda en az %25 artırma hedefi koydu. Yetişkin pazarı durağan olduğu için hedef çocuklara yöneldi. Ocak 1999'da Beverage dergisinde yayınlanan bir makaleye göre " gazlı içecek pazarlamacıları için ilkokul çağındaki çocukları etkilemek çok önemli". 1960'lardan beri endüstri 200 mL'lik şişeden 600 mL'lik şişeye geçti. Sinemalardaki en popüler boy ise yaklaşık 2 litrelik ambajlar.Gazlı içecek endüstrisi reklâm için milyar dolarlar harcıyor. Bu pazarlama faaliyetlerinin çoğu oyuncaklar, çizgi filmler, filmler, yarışmalar, oyunlar ve televizyon, radyo, dergi, internet üzerindeki kulüplerle çocukları hedef alıyor. Bu çabaların karşılığını da alıyorlar.
1998 yılında CSPI (Amerikan Halkın Faydası için Bilim Merkezi) gazlı içecek endüstrisinin okullara ve çocuk kulüplerine sızdığını açıkladı. Örneğin Coca-Cola, ABD'nin "Kızlar&Erkekler" kulübüne 2000'den fazla alanında markasını pazarlaması için 60 milyon dolar ödedi. 1993 yılında Colorado Springs'deki District 11 ilkokulu okul koridorlarına ve okul servis araçlarının yanlarına Burger King reklamları alacak ilk okul oldu. Daha sonra aynı okul Coca-Cola ile 10 yıllık bir sözleşme imzalayarak sözleşme süresi boyunca 11 milyon dolar kazandı. Bu anlaşma daha sonra Colarado çapında taklit edildi. Bu sözleşmelere göre okullar senelik belli bir satış kotasını tutturmak zorundalar. Bu da, okul yöneticilerinin çocukları daha fazla gazlı içecek tüketmeye teşvik etmesiyle oluyor.
Çocuklar bu kadar geniş bir pazarlama ağının içindeyken, gazlı içeceklerin zararları da daha fazla ortaya çıkarılıyor. Bizim gibi uzmanlara göre, günde sadece bir iki kutu içmek dahi birçok soruna sebep oluyor. Gazlı içeceklerle en fazla ilişkilendirilen sağlık sorunları obezite, diyabet ve diğer kan şekeri sorunları, diş çürümesi, kemik erimesi ve kemik kırılmaları, beslenme eksikliği, kalp hastalığı, gıda bağımlılığı ve beslenme bozuklukları, kimyasal tatlandırıcılar nedeniyle nörotransmiter fonksiyon bozukluğu, aşırı kafein nedeniyle nörolojik ve adrenal bozukluklar.
İlk uyarılar
Gazlı içecekler hakkındaki ilk uyarılar 1942 yılında AMA (Amerikan Tıp Birliğinin Yiyecek ve Beslenme Komisyonu) tarafından şu açıklamayla yapıldı: " Sağlık açısından bakıldığında besleyici değeri düşük şekerleme formunda veya şekerli gazlı içecek formunda şeker tüketimini kısıtlamak arzu edilen bir davranıştır. Komisyon, hangi formda olursa olsun şeker tüketimini kısıtlamanın halkın sağlığı açısından daha iyi olduğuna inanmaktadır".Bu ilk açıklamadan sonraki uyarı 56 sene sonra, 1998'de CSPI'nın "Sıvı Şekerleme" başlıklı bir açıklamasında gıda endüstrisini özellikle çocuklara ve adolesanlara yönelik vahşi pazarlama kampanyaları yapmakla suçladığında geldi. Basın açıklamasında CSPI bir önceki sene kişi başına tüketimi gösteren 868 kutu içeceği yan yana getirmişti. Daha da çarpıcı olanı, CSPI'nın üzerinde Pepsi, Seven-up ve Dr. Pepper logoları bulunan biberonları sergilemesiydi. Yapılan bir araştırmaya göre bebeklerini mama zamanı bu biberonlarla besleyen ebeveynler çocukları büyüdüğünde dört kat daha fazla gazlı içecek içiriyorlardı.
Gazlı içeceklerin içindekiler cadı kazanı gibi
Şu anda şeker yerine kullanılan yüksek früktoz içeren mısır şurubu büyümekte olan hayvanlarda bakır eksikliğine sebep olduğundan sağlıksız kolajen gelişimi ile ilişkili. Früktozun tamamı karaciğer tarafından yakılır. Yüksek früktozlu diyetlerle beslenen hayvanlar alkoliklerinkine benzer karaciğer sorunları yaşarlar.Diyet içeceklerde kullanılan aspartam potansiyel bir nörotoksindir ve endokrin salgılarını bozar.
Kafein adrenal salgıları uyarır. Yüksek miktarlarda alındığında özellikle çocuklarda adrenal tükenmeye neden olur.
Gazlı içeceklere eklenen fosforik asit, kalsiyum kaybı ile ilişkilidir.
Sitrik asit, bir nörotoksin olan MSG içerebilir.
Yapay aromalar MSG içerebilir.
Su yüksek oranda florür içerebilir.
Gastrointestinal rahatsızlık
Mesleğimde yıllar içinde en fazla karşılaştığım sorunlardan biri, özellikle gençlerde görülen gastrointestinal rahatsızlık. Mide asit seviyesinde yükselme nedeniyle gastrik yanmalar oluşuyor ve mide çeperinde erozyon oluyor. En çok duyduğu şikayet kronik "mide ağrısı". Hemen hemen tüm durumlarda, hasta gazlı içecekleri ve kafeini bıraktığında bu şikayetler yok oluyor.Bu şikayetlere neden olan ne? Birçok gazlı içeceğin içinde kafein olduğunu ve kafeinin mide asit seviyesini yükselttiğini biliyoruz. Bilmediğimiz şey, gazlı içeceklerde katkı maddesi olarak asetik, fumarik, glukonik ve fosforik asit gibi, her biri sentetik olarak elde edilmiş birçok kimyasal asidin kullanıldığı. Bu nedenle, bazı arabaların motorlarını temizlerken bazı gazlı içecekler çok işe yarar. İnsan tüketimi içinse, etkileri daha az tatmin edici ve şüphe uyandırıcı.
Özellikle boş mideye gazlı içecek içmek midenin ve diğer gastrik organların asit-alkali dengesini bozar, bu da devamlı asit bir ortam oluşmasına neden olur. Uzun süreli asit ortam ise midede yanma ve ağrı olmasına sebep verir. Uzun vadede, gastrik bölgede erozyonlar oluşabilir.
Gazlı içeceklerin sebep olduğu bir diğer problem ise, çay, kahve ve alkol gibi su atıcı diüretik etkiye sahip olması. Bu içeceklerin hepsi sindirim sistemini olumsuz etkileyebilir. Günlük sıvı ihtiyacımızı karşılamak için bitki çayları, besleyici çorbalar ve etsuları, ayran gibi mayalı içecekler ve saf su içmek çok daha sağlıklı. Bu içecekler sindirim sistemine zarar değil, fayda verirler.
Sporcu içecekleri
Spor yapan öğrencilere hareket ederken kaybettikleri elektrolitleri geri kazandırmak amacıyla "ergojenik destek" adıyla içecekler veriliyor. Bu içecekler üç nedenle sakıncalı. Bir, diüretik etkileri olduğu için kaybolan suyu kazandırıcı değil, suyu dışarı atıcı etki yaparlar. İki, çoğu insan hareket sırasında az elektrolit kaybeder. Bu elektrolitler de su içmekle, ayran içmekle ve deniz tuzu/kaya tuzu içeren bir diyetle beslenme yoluyla doğal yoldan vücuda alınabilir. Üç, susamış çocuklara şeker içeren bu içecekleri verdiğinizde şekerin sindirimi için kan mideye hücum eder. Kanın yerinin değişmesi vücudun diğer organlarında kan hacmini düşürür. Bu da kramplara veya ısı nedeniyle ortaya çıkan rahatsızlıklara neden olur.Enerji içecekleri
Gazlı içecekler endüstrisi son keşfi olarak normalden çok daha yüksek oranda kafein ve diğer uyarıcılar içeren enerji içeceklerini üretti. Aralık 2000'de The Lancet'ta yayınlanan bir makaleye göre, 18 yaşında bir gencin basketbol oynarken ölmesi üzerine İrlanda hükümeti enerji içecekleri hakkında "acil araştırma" yaptırılması kararını aldı. Ölen genç "Red Bull" isimli içecekten üç kutu içmişti.Makaleye göre, hafif sarhoş olmuş gençlerin bu içecekleri içmesiyle gece yarısı şiddet olaylarında da artış yaşandığı gözlemlenmiş. Şiddet olaylarının çapı nedeniyle, İrlanda'da bazı işletmeler enerji içeceği satmayı reddetmiş. Tüm AB ülkeleri bu konuyu ciddiye alarak bilim komitelerinden enerji içecekleri hakkında araştırma yapmalarını istediler. ABD'de henüz bu konuda araştırma yapma niyeti yok.
Kemik kırılması
Son 30 yılda gazlı içecek tüketimini artan osteoporoz ve kemik kırılmaları ile ilişkilendiren araştırmalar yayınlanmaya başladı. Yeni bulgulara göre kalsiyum ve diğer minerallerin eksikliği ve bunlar nedeniyle kemik kırılmaları artış gösterdi. 1994 yılında Adolesan Sağlığı dergisinde yayınlanan bir araştırma 76 kız, 51 erkek çocuk üzerinde "kızlarda kola tüketimi ve kemik kırılmaları arasında kuvvetli bir bağ" bulunduğunu bildirmişti. Yüksek kalsiyum alımı bir oranda koruma sağlıyordu. Erkek çocuklarda, sadece düşük kalorili bir diyet kemik kırılmaları ile ilişkiliydi. Araştırma aşağıdaki sonuç ile aktarılmıştı " Gazlı içeceklerin yüksek oranda tüketimi ve sütün daha az içilmesi, genç kız ve kadınlarda, hayatlarının ilerleyen dönemlerinde osteoporoza daha açık olmalarına neden olarak toplum sağlığını tehdit etmektedir."Haziran 2000'de "Pediatri ve Adölesan Tıbbı" dergisinde yayınlanan başka bir çalışma ise okul çağındaki 460 kız çocuğu üzerinde yapıldı. Bu çalışmaya göre de "gazlı içecekler kemik kırılmaları ile yakından ilişkili" idi.
Fosforik asit ve diş çürümesi
Gazlı içecekler artık her okulda satılmaya başladığından beri diş hekimlerinin fark ettiği bir sorun var. Aslında sadece yaşlılarda görülebilecek diş minesi kaybıyla, çocukların dişleri sararmaya başladı. Bunun sorumlusu ise, diş çürümesinin yanı sıra sindirim sorunları ve kemik kaybına da yol açabilen fosforik asit. Diş hekimleri, düzenli olarak gazlı içecek içen genç kız ve erkeklerde ön dişlerin diş minesinin tamamen kaybolduğunu belirtiyor.Normalde tükürük salgımız 7.4 pH derecesi ile hafif alkalidir. Gençlerde olduğu gibi, bütün gün gazlı içecek içildiğinde, fosforik asit tükürük pH'ını asidik seviyelere düşürür. Asidik tükürük salgısını tamponlamak ve pH dengesini tekrar 7'ye getirmek için vücut dişlerden kalsiyum iyonlarını çeker. Bunun sonucunda diş minesi hızla yok olur.
Meyve suları
Tüketiciler genellikle, gazlı içeceklerden daha sağlıklı olduğu düşüncesiyle meyve sularını tercih ediyorlar. Aslında, meyve suyu üretimi son derece endüstriyel bir işlem. Örneğin portakal suyu, devasa miktarlarda üretiliyor. Portakallar bütün olarak sıkılıp tankın içine gider, bu da demektir ki, portakal kabuğundaki kimyasal böcek ilacı kalıntılarını da içiyoruz. Meyve suları yüksek sıcaklıklarda pastörize edilmelerine rağmen ısıya ve basınca dayanıklı mantarlar meyve suyunda yaşayabilir. Soya proteini ve pektinden yapılan bir bileşim portakal suyuna opak bir görünüm vermek ve tortunun dibe çökmesini engellemek için kullanılır.Üzüm gibi diğer meyvelerin suları, meyve üretiminde kullanılan flor içerikli böcek ilaçları nedeniyle daha büyük risk taşır. Meyve sularının şeker içeriği yüksektir ve dişlere en az gazlı içecekler kadar zararı vardır!
Eğer meyve suyu içmek istiyorsanız, kendi meyve suyunuzu, kimyasal böcek-tarım ilacı kullanılmamış, organik olarak üretilmiş meyvelerden, kendiniz sıkın. Elde ettiğiniz meyve suyunu su veya maden suyu ile hafif inceltebilirsiniz. Bur lokantaya gittiğinizde ise maden suyunu içine bir dilim limonla isteyip içebilirsiniz.
Bunlara ilaveten, ayran gibi mayalı içecekleri bol bol tüketebilirsiniz. Bu tür içecekler bağırsak yapısına yardımcıdır. Bağırsak ve peklik sorunlarına iyi gelir, emzirme döneminde sütü çoğaltır, hastaları güçlendirir ve tüm vücuda kuvvet verir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder