Geçenlerde Kadıköy'de oğlumla bankaların önünden geçerken, elime bir güzellik merkezinin broşürü tutuşturuldu, teyid için telefon numaramı istediler, verdim numarayı, devam ettik yolumuza. Bir iki gün sonra, sözkonusu güzellik merkezinden telefon geldi ve çok itinalı bir şekilde davette bulundular. Bu güzellik merkezinin tanıtımı amacıyla, davette bulundukları kişilere istedikleri bir gün ve saatte, cilt bakımı, saç bakımı ya da solariumun ücretsiz yapılacağı belirtildi. Ben de iki buçuk yaşındaki oğlum dünyaya geldiğinden bu yana kendimle pek ilgilenemediğimi düşünüyordum ve yaz gelmeden yüzüm güneş görmeden eskisi gibi cilt bakımı yaptırabilsem keşke diye içimden geçiriyordum. Tam da bu düşüncedeyken karşıma bu imkan çıkınca ben de "hadi bakalım imgeledim ayağıma geldi" diye düşünerek, telefondaki hanımın teklifini değerlendirmeye karar verdim.
Aslında öyle broşürle tanıtımı yapılan bir yere gitmem, hatta çoğu zaman broşürü ziyan etmemek için ilgilenmediğimi söyleyerek broşürü almam bile ama; sözkonusu yer Kadıköy'de merkezi bir yerde beş katlı bir yerdi ve internetten araştırdığım kadarıyla bu kuruluş zayıflama, cilt bakımı, vücut bakımı, kuaför hizmetleri ile tam teşekküllü bir merkezdi ve limited şirket olarak 2008 yılından beri faaliyetteydi. Bu kadar araştırmadan sonra, tekliflerini kabul ederek tanıtım ve cilt bakımına gitmeye karar verdim ve geçtiğimiz hafta sonu randevu alarak gittim.
Bir güzellik merkezinde nasıl insanlar tarafından karşılanmak istersiniz?
Hem ilk intiba çok önemli, hem de bakım merkeziyse önce benim imreneceğim kadar bakımlı görünen, temiz, soft yüzlerle karşılaşmak isterim. Aşırı makyajlı ve giyimli bireyler yerine samimi yüzlerle ve gerçek ilgiyle karşılanmak isterim. Herhangi bir yere görüşmeye gittiğimde, gitmeden önce telefonla görüştüğüm kişinin beni karşılamasını isterim. Hani özellikle bizzat kendim ilgileneceğim dediyse, beni o kişi karşılamalı bizzat.
O kadar pazarlama ve satış tekniği eğitimi aldım, böyle ucuzunu görmedim.
Planlanan saatte oradayım ve benimle ilgilenecek kişiyi beklerken bir anket formu dolduruyorum; adım telefon adres bilgilerim, vücudumda sorunlu olduğunu düşündüğüm yerlerim gibi özel ayrıntı sorular...Ardından bir görevli beni "buyursunlar efendim" diye elini kat kat yaparak asansörle bir kat yukarı çıkarıyor ve boş, tek bir masanın bulunduğu o katta görüşme masasında karşıma oturarak, elinde benim doldurduğum anketi pek de okumadan "hıım neden bu kadar kendinizi ihmal ettiniz...cildiniz...göbeğiniz....evet bakımdan geçmeye ihtiyacınız var diye başlayıp kaset kaydı gibi, bu güzellik merkezinde ihtiyacım olan bakımlar için; çok şanslı olduğumdan; kampanya fiyatlarıyla ne sürede ne bakımdan geçerek ne sonuca ulaşacağım (iki beden incelme, pürüzsüz cildesahip olma) anlatılıyor. Yine verdiğim cevap çok dinlenmeyerek "günde iki lira kendinize ayıramaz mısınız" diyerek paket programlarla ilgili müşteri bağlama yoluna gidiyor ve kredi kartıyla taksit imkanı sunuyor. Evet, hakikaten o kadar pazarlama ve satış tekniği eğitimi aldım, böyle ucuzunu görmedim.
Benim o yerden beklentim, çok önemsediğim cilt bakımı konusunda orada bir başlangıç yaparak devamında da gelebilecek kadar memnun kalmak. Ama karşımdaki makyajlı kadının tek istediği kredi kartımı alıp beni bağlamak. Bana on seans cilt bakımı öneriliyor ve önümüz yaz, ben en az bir buçuk ay İstanbul'da olmayacağım ve kendime ayıracak öyle bir bütçem de yok. Bütçem olduğunda da seçkin, bilinen yerlerde bakıma giderim, burası o anlamda kriterlerime uyuyor gibi görünmüyor, yine de denenebilirdi belki...Bu dönemde paket bir programla ilgilenmediğimi belirtiyorum ve bu cevabın sonunda bu masada bekleyin, cilt bakımına alalım diye hani nerdeyse kıpırdamadan bekleyin gibi bir vurguyla o muhteşem beş katlı güzellik merkezinin on adımlık bir katında tam on beş dakika bekletiliyorum. Bu on beş dakika içinde bir temizlik görevlisi sanki oraları paspaslıyormuş gibi önümden geçerek üç kere beni kontrol ediyor ve ben de bir yandan "imgeledim, ayağıma geldi, peki ben neden şimdi bunu yaşıyorum, bundan almam gereken ders nedir" diye düşünüyorum. Artık onbeş dakikanın sonunda oturduğum yerden kalkarak bir kat aşağıdaki resepsiyona giderek benimle ilgilenen hanımı soruyorum; telefonla görüşerek "üçüncü kata çıkabilirsiniz, cilt bakımı için alınacaksınız"diyorlar. Ben de tabii o noktadan sonra başlıyorum; "peşin ödemeyi alamadınız diye beni orada bekletip gitmemi mi bekliyorsunuz? " diye başlıyorum. Sonunda da uyguladıkları politikanın hiç doğru olmadığını ama yeterince tanıdığımı ve ne denli reklamlarına katkıda bulunacağımı ifade ederek oradan ayrılıyorum. Beni yerlerine gitmemi sağlayana kadar defalarca arayan firmadan çıt yok.
Bugün, internette http://www.sikayetvar.com/ 'da firmayla ilgili bir şikayete rastladım. 832184 şikayet numarası ve "paramı iade etmediler" başlığıyla belirtilen şikayetin ayrıntılarına buradan ulaşabilirsiniz. Ben, ürün veya hizmet satın almadığım için o platformda şikayette bulunamıyorum.
Evet, sosyal sorumluluğumu yerine getirerek birşeyler yapmalıyım bu konuda. En azından sesimi blogumdan, bu yazıyı yazarak duyurmak istiyorum.
Bu noktadan sonra tanıtım yolu olarak sadece broşür dağıtmayı seçen firmalara yeterince güvenmiyorum, malesef. Özellikle öyle ucuz pazarlama teknikleriyle hizmet vermeden kredi kartınızı peşin peşin almak isteyen yaklaşımdan aman uzak durun diyorum. Ve malesef, buradan, Denge Spor ve Güzellik Merkezi'ne gitmeyin diyorum.
2 yorum:
Baştan sona haklısınız. Keşke daha çok cıngar çıkartsaydınız. Hasta eder beni böyle durumlar:((
Daha çok şey yapmak istiyor insan değil mi? Artık orada diyeceğimi dedim bir üslupla da, bu konuda dahane yapabilirim diye yine araştırmadayım. Bir ürün veya hizmet almadan da şikayette bulunulmuyor ilgili mercilere sanırım, işte şimdilik ancak buralardan sesimi duyurmaya çalışıyorum. Sevgiler size...
Yorum Gönder