28 Haziran 2011 Salı

Ballı Çikolatalı Kalp Kurabiye

Haziran ayı bizim aile için bol pastalı, bol kutlamalı bir ay oluyor ve bu vesileyle pasta, kurabiye gibi ikramlar hazırlamak için benim payıma da bol bol gün doğuyor.

Eşimin doğum günü için çikolatalı pasta yaptım, pasta çok beğenildi ve afiyetle yendi bir güzel. Eşime minik oğlumuzla birlikte yaptığım sürprizle ilgili yazı ve fotoğraflara buradan ulaşabilirsiniz. Ben burada pastadan daha çok, pastayı süslemek için hazırladığım kurabiyelerin tarifini paylaşmak istiyorum.





Bu kalp şeklindeki kurabiyeleri elbette şeker kullanarak da yapabilirdim ama; sevgili minik oğluma da çikolatasız olarak onlardan ikram etmek istediğim için, şeker yerine bal kullandım ve ballı çok daha lezzetli oldular.


Malzemeler:

  • 50 gram oda sıcaklığında tereyağ
  • 1 yumurtanın sarısı
  • 1 su bardağından biraz fazla tam buğday unu
  • 3 çorba kaşığı bal
  • 50 gram bitter çikolata

Yapılışı:

Tereyağ, yumurtanın sarısı ve balı iyice karıştırıp çırpın, üzerine unu ekleyerek pürüzsüz hale gelinceye kadar yoğurun. Hamuru merdaneyle açarak kalp şeklinde kurabiye kalıplarıyla kalpler kesin ve yağlı kağıt serili fırın tepsisine yerleştirin. Önceden 175 derecede ısıtılmış fırında kurabiyeleri 8-10 dakika pişirin ve pişen kurabiyeleri tel ızgara üzerine alarak soğumaya bırakın. Süslemek için, bitter çikolatayı benmari usulü eritip hafifçe soğutun. Kaşık ya da hamur torbası yardımıyla kalplerin üzerini erittiğiniz çikolatayla kaplayıp bir süre tel ızgaranın üzerinde, daha sonra da buzdolabında bekletin.

23 Haziran 2011 Perşembe

Yıldönümü ve Çikolatalı Pasta


Sekiz sene geçti, sevgili eşimle evleneli. Deli dolu geçti, dolu dolu geçti. Hele oğlumuz doğduğundan beri çok hızla geçiyor zaman...Birlikte olgunlaşıyoruz, birlikte öğreniyoruz hayatı. Otuzlu yaşlardan önceydi buluşmamız, gözlerimizdeki pırıltıya çizgilerimiz ekleniyor yavaş yavaş...

Yıldönümümüzde denize gittik hep birlikte, rüzgarla oynadık, koştuk, zıpladık. Kutlamamızın çoğunu deniz kıyısında bir çocuk parkında yaptık mutlulukla; minik oğlumuzun coşkusuyla. Birlikte yedik yemeğimizi, sonundaki ordan oraya koşturmalarımızla.

Nihayetinde de çikolatalı pasta ve özlediğimiz bir kadeh şarapla kutladık sekiz yılı. İşte sevgili eşimin muazzam dediği pasta!








Malzemeler:

Küçük kalp şeklinde kek kalıbı ölçüsünde pastanın keki için,
  • Yarım su bardağından az şeker
  • 1 yumurta
  • 2 çorba kaşığı yumuşak tereyağ
  • Yarım su bardağından az un
  • 2 tepeleme çorba kaşığı kakao
  • 1 çay kaşığı vanilya şekeri
  • 1 çay kaşığı kabartma tozu
  • 1/3 su bardağı süt

Keki ıslatmak için:

  • 1 kapak kahve likörü
  • 3 çorba kaşığı ılık su
  • 2tane kesme şeker

Krama için:

  • Yarım su bardağı süt
  • 1 tatlı kaşığı un
  • 1 çorba kaşığı süzme yoğurt
  • 1 çorba kaşığı labne

Üzerine ganaj için:

  • 1/3 su bardağı krema
  • 1 paket kare bitter çikolata
  • Çikolatalı pasta süsü

Yapılışı:

Şeker ve yumurtayı beş dakika çırpın ve üzerine tereyağı ekleyip çırpmaya devam edin. Sonra vanilya şekerini ekleyip çırpın. Kabartma tozunun, kakaonun ve unun yarısını ekleyip çırpmaya devam edin ve sütün yarısını ekleyip çırpın ve sırasıyla kalan un-kakao-kabartma tozu karışımını ve kalan sütü ekleyip çırpın. Yağlanmış küçük kalıba  malzemeyi döküp önceden ısıtılmış 175 derecelik fırında 15 dakika kadar pişirin. Soğuduktan sonra keki ortadan kesip su, şeker, likör karışımıyla ıslatın. Süt, un ve şekeri karıştırarak pişirin ve hazırladığınız krema soğuduktan sonra labne ve süzme yoğurdu ekleyerek iyice karıştırın.  Kremayı ıslatılmış kekin arasına sürün. Çikolatayı parçalara ayırın, 1/3 su bardağı kremayı tencereye koyun ve hafif ateşte ılıtın, parça çikolataları ekleyin ve çikolatalar eriyene kadar karıştırın. Sıcakken kekin üzerine dökün ve üzerini pasta süsleriyle süsleyin.

Aşkın tarifi bu olsa gerek öyle değil mi? :)

21 Haziran 2011 Salı

Çilekli Charlotte

Çilek mevsimi bitmeden, pasta yapmam için çok bahane bulduğum bu haziran ayında çilekli, aşırı tatlı olmayan, şöyle hafif ve lezzetli bir pasta yapmak isterken bulduğum Çilekli Charlotte tarifini değerlendirdim güzelce. Sonuçtan da gayet memnun kaldım; tam da istediğim gibi hafif, şeker miktarı az ama yeterince tatlı ve lezzetli bir pasta oldu. Tarifin kaynağı olan adreste pastanın çok da güzel fotoğrafları var; benim pastam şekil olarak o fotoğrafları yakalayamadı (hatta oğlumun parmak izleri de var pastanın üstünde) ama sanırım o da jelatin kullanmak istemememden kaynaklandı. Pastanın orjinalini tutmasa da yine de jelatin kullanmak yerine daha sağlıklı bir pasta yapmayı tercih ediyorum. Tam tadı damağımızda kalan bir lezzet oldu bu pasta.






Tarifin orjinali JoyofBaking’e ait, tarife buradan ulaşabilirsiniz. Benim ulaştığım tarif ise keyifle takip ettiğim hayatintakendisi'nden; isterseniz siz de buradan ulaşabilirsiniz. Ben tariften farklı olarak jelatin kullanmadım ve o nedenle de tariftekinin yarısı kadar çilek kullandım, pastanın kremasındaki pudra şekeri yerine de birkaç kaşık bal kullandım. Pişirmek için kek kalıbı yerine, yağlayarak yuvarlak borcam kullandım. Tercih sizin:)

10 Haziran 2011 Cuma

Yedi Tahıllı Bol Yulaflı Kurabiyeler

Bu kurabiyeler, tam atıştırmalık, yanına bitki çayıyla ara öğün için çok uygun. Oğlum bunları çok sevdi! Sadece çocuklar için değil, biz yetişkinler için de çok lezzetli ve sağlıklı atıştırmalıklar bunlar! Özellikle yaptığı yiyeceklerin tadına bakmadan duramayan anneler için de son derece sağlıklı ve az kalorili bir seçenek:) Bu tarifin benzerini Üzüm Yaban Mersini Pekmez adlı blogumda paylaştım tarife buradan ulaşabilirsiniz. Burada paylaşacağım tarif yedi tahıllı, çıtırtılı ve çok lezzetli. Un karışımı, Sinangil'in ekmek yapımı için hazırlanmış olan ve içeriğinin çeşitliliğiyle mutfağımda keyifle ve son zamanlarda çokça kullandığım bir un.






Malzemeler:

1,5 su bardağı yedi tahıllı un

1,5 su bardağı yulaf ezmesi

Çay kaşığının ucuyla tuz

Yarım çay kaşığı kabartma tozu

75 gr.tereyağ

1 fiske dağ kekiği

2 yemek kaşığı ay çekirdeği

Altı yedi kaşık soğuk su



Yapılışı:

Fırını önceden 175 derecede ısıtın. Fırın tepsisine yulaf ezmesi serpin. Bir kapta un, yulaf ezmesi, tuz, kabartma tozu, ay çekirdeği ve tereyağı karıştırın ve ekmek kırıntısı halini alana kadar malzemeleri ovun. Dağ kekiğini elinizde ufalayarak karışıma ekleyin. Karışıma yapışkan olmayan bir hamur haline gelene kadar soğuk su ekleyin ve hamuru yoğurun. Hamuru unladığınız bir yüzeyde açın ve dilediğiniz şekilde hamuru keserek tepsiye yerleştirin ve 15 dakika pişirin. Pişen kurabiyeleri tel ızgaranın üzerinde soğutun.

9 Haziran 2011 Perşembe

Çocukların Kreş Maliyetinin 400 Lirasını Kamu Üstlenecek



Çocuğu dünyaya geldikten sonra, çocuğuna bakmak için iş hayatına ara vermek zorunda kalan çoğu kadın, iş hayatına dönmek istediğinde, çalışarak elde edeceği gelir konusunda şunu düşünüyor: Kazanacağım para ile hem çocuğumun kreş masraflarını karşılayıp, hem de aile bütçesine katkıda bulunabilecek miyim? Zira çoğu kadın da aldığı maaşın çoğunu kreşlere vererek, geri kalanıyla da ayakta kalmaya çalışıyor.

http://www.memurlar.net'te/ yayınlanan aşağıdaki yazı, bu konuda annelere umut veriyor.
 
"KAGİDER ve Çalışma Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı sistem ile 1-6 yaş arasında çocukların kreş maliyetinin 400 lirasını kamu üstlenecek.


Çalışan anneler için kreş desteği geliyor. Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) ile Çalışma Bakanlığı'nın üzerinde çalıştıkları yeni sistem ile devlet çalışan annelere destek olacak. Kamu, çocuğunu kreşe veren çalışan annelerin masraflarının bir kısmını ödeyecek.

KAGİDER Başkanı Gülden Türktan, 1-6 yaş arasında çocuğu bulunan çalışan kadınların kreş maliyetinin 300-400 lirasını kamunun ödeyeceği yeni sistem ile, kadınların iş hayatında aktif şekilde rol almasının önünün açılmasının planlandığını söyledi. Yeni kreş sistemi devreye girdiğinde, çalışan anneler mahallelerindeki kreşe çocuklarını vererek ücretini ödeyecek. Anne, kreş ücretinin ödemesini yaptıktan sonra faturayı işyerine verecek. İşveren bu parayı kamudan alıp anneye ödeyecek. Türktan, "Eğer kreş ücreti 300-400 liradan daha fazlaysa, üstünü çalışan anne verecek" dedi.


BAKAN DESTEĞİ

İstanbul'da kreş ücretlerinin aylık bin lira civarında olduğu düşünüldüğünde, bu sistem ile kreş ücretinin yarısına yakınını devlet ödeyecek. Türktan, kreş sisteminin AK Parti'nin seçim bildirgesinde de yer aldığını belirterek, "Çalışma Bakanımız Ömer Dinçer projeye pozitif baktı, destekleyicisi oldu" şeklinde konuştu.


İHTİYAÇ DUYULUYOR

Projenin devlete uzun dönemde maliyetten ziyade kâr getireceğinin altını çizen Gülden Türktan, söz konusu proje ile işveren-aile ilişkisinin güçleneceğini ifade etti. Birçok ülkenin kreş konusunda kendi sistemini kurduğuna değinen KAGİDER Başkanı Türktan, Türkiye'de de bu tür bir sisteme ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.


ÇOCUK İŞE ENGEL OLDU!

TÜİK'in verilerine göre; 2010'da işgücünün 18 milyon 257 bini erkek, 7 milyon 383 bini kadınlardan oluştu. Evli kadınların istihdam oranı yüzde 24.2 iken, hiç evlenmemiş kadınların oranı yüzde 28.3. Kadınlarda, işgücüne dahil olmama nedeni yüzde 62 oranında ev işleri ve çocuk olarak gösteriliyor."


KAGİDER' in temel konsantrasyonlarından biri olan "Kadının Güçlendirilmesi Yönünde Savunu Çalışmaları" kapsamındaki bu çabasını desteklemek ve takipte kalmakta yarar var. Derneğin internet adresi: http://www.kagider.org/

2 Haziran 2011 Perşembe

Ayaküstü Reklamlara Aldanmayın





Geçenlerde Kadıköy'de oğlumla bankaların önünden geçerken, elime bir güzellik merkezinin broşürü tutuşturuldu, teyid için telefon numaramı istediler, verdim numarayı, devam ettik yolumuza. Bir iki gün sonra, sözkonusu güzellik merkezinden telefon geldi ve çok itinalı bir şekilde davette bulundular. Bu güzellik merkezinin tanıtımı amacıyla, davette bulundukları kişilere istedikleri bir gün ve saatte, cilt bakımı, saç bakımı ya da solariumun ücretsiz yapılacağı belirtildi. Ben de iki buçuk yaşındaki oğlum dünyaya geldiğinden bu yana kendimle pek ilgilenemediğimi düşünüyordum ve yaz gelmeden yüzüm güneş görmeden eskisi gibi cilt bakımı yaptırabilsem keşke diye içimden geçiriyordum. Tam da bu düşüncedeyken karşıma bu imkan çıkınca ben de "hadi bakalım imgeledim ayağıma geldi" diye düşünerek, telefondaki hanımın teklifini değerlendirmeye karar verdim.

Aslında öyle broşürle tanıtımı yapılan bir yere gitmem, hatta çoğu zaman broşürü ziyan etmemek için ilgilenmediğimi söyleyerek broşürü almam bile ama; sözkonusu yer Kadıköy'de merkezi bir yerde beş katlı bir yerdi ve internetten araştırdığım kadarıyla bu kuruluş zayıflama, cilt bakımı, vücut bakımı, kuaför hizmetleri ile tam teşekküllü bir  merkezdi ve limited şirket olarak 2008 yılından beri faaliyetteydi. Bu kadar araştırmadan sonra, tekliflerini kabul ederek tanıtım ve cilt bakımına gitmeye karar verdim ve geçtiğimiz hafta sonu randevu alarak gittim.

Bir güzellik merkezinde nasıl insanlar tarafından karşılanmak istersiniz?
Hem ilk intiba çok önemli, hem de bakım merkeziyse önce benim imreneceğim kadar bakımlı görünen, temiz, soft yüzlerle karşılaşmak isterim. Aşırı makyajlı ve giyimli bireyler yerine samimi yüzlerle ve gerçek ilgiyle karşılanmak isterim. Herhangi bir yere görüşmeye gittiğimde, gitmeden önce telefonla görüştüğüm kişinin beni karşılamasını isterim. Hani özellikle bizzat kendim ilgileneceğim dediyse, beni o kişi karşılamalı bizzat.

O kadar pazarlama ve satış tekniği eğitimi aldım, böyle ucuzunu görmedim.
Planlanan saatte oradayım ve benimle ilgilenecek kişiyi beklerken bir anket formu dolduruyorum; adım telefon adres bilgilerim, vücudumda sorunlu olduğunu düşündüğüm yerlerim gibi özel ayrıntı sorular...Ardından bir görevli beni "buyursunlar efendim" diye elini kat kat yaparak asansörle bir kat yukarı çıkarıyor ve boş, tek bir masanın bulunduğu o katta görüşme masasında karşıma oturarak, elinde benim doldurduğum anketi pek de okumadan "hıım neden bu kadar kendinizi ihmal ettiniz...cildiniz...göbeğiniz....evet bakımdan geçmeye ihtiyacınız var diye başlayıp kaset kaydı gibi, bu güzellik merkezinde ihtiyacım olan bakımlar için; çok şanslı olduğumdan; kampanya fiyatlarıyla ne sürede ne bakımdan geçerek ne sonuca ulaşacağım (iki beden incelme, pürüzsüz cildesahip olma) anlatılıyor. Yine verdiğim cevap çok dinlenmeyerek "günde iki lira kendinize ayıramaz mısınız" diyerek paket programlarla ilgili müşteri bağlama yoluna gidiyor ve kredi kartıyla taksit imkanı sunuyor. Evet, hakikaten o kadar pazarlama ve satış tekniği eğitimi aldım, böyle ucuzunu görmedim.

Benim o yerden beklentim, çok önemsediğim cilt bakımı konusunda orada bir başlangıç yaparak devamında da gelebilecek kadar memnun kalmak. Ama karşımdaki makyajlı kadının tek istediği kredi kartımı alıp beni bağlamak.  Bana on seans cilt bakımı öneriliyor ve önümüz yaz, ben en az bir buçuk ay İstanbul'da olmayacağım ve kendime ayıracak öyle bir bütçem de yok. Bütçem olduğunda da seçkin, bilinen yerlerde bakıma giderim, burası o anlamda kriterlerime uyuyor gibi görünmüyor, yine de denenebilirdi belki...Bu dönemde paket bir programla ilgilenmediğimi belirtiyorum ve bu cevabın sonunda bu masada bekleyin, cilt bakımına alalım diye hani nerdeyse kıpırdamadan bekleyin gibi bir vurguyla o muhteşem beş katlı güzellik merkezinin on adımlık bir katında tam on beş dakika bekletiliyorum. Bu on beş dakika içinde bir temizlik görevlisi sanki oraları paspaslıyormuş gibi önümden geçerek üç kere beni kontrol ediyor ve ben de bir yandan "imgeledim, ayağıma geldi, peki ben neden şimdi bunu yaşıyorum, bundan almam gereken ders nedir" diye düşünüyorum. Artık onbeş dakikanın sonunda oturduğum yerden kalkarak bir kat aşağıdaki resepsiyona giderek benimle ilgilenen hanımı soruyorum; telefonla görüşerek "üçüncü kata çıkabilirsiniz, cilt bakımı için alınacaksınız"diyorlar. Ben de tabii o noktadan sonra başlıyorum; "peşin ödemeyi alamadınız diye beni orada bekletip gitmemi mi bekliyorsunuz? " diye başlıyorum. Sonunda da uyguladıkları politikanın hiç doğru olmadığını ama yeterince tanıdığımı ve ne denli reklamlarına katkıda bulunacağımı ifade ederek oradan ayrılıyorum. Beni yerlerine gitmemi sağlayana kadar defalarca arayan firmadan çıt yok.

Bugün, internette http://www.sikayetvar.com/ 'da firmayla ilgili bir şikayete rastladım. 832184 şikayet numarası ve "paramı iade etmediler" başlığıyla belirtilen şikayetin ayrıntılarına buradan ulaşabilirsiniz. Ben, ürün veya hizmet satın almadığım için o platformda şikayette bulunamıyorum.



Evet, sosyal sorumluluğumu yerine getirerek birşeyler yapmalıyım bu konuda. En azından sesimi blogumdan, bu yazıyı yazarak duyurmak istiyorum.

Bu noktadan sonra tanıtım yolu olarak sadece broşür dağıtmayı seçen firmalara yeterince güvenmiyorum, malesef. Özellikle öyle ucuz pazarlama teknikleriyle hizmet vermeden kredi kartınızı peşin peşin almak isteyen yaklaşımdan aman uzak durun diyorum. Ve malesef, buradan, Denge Spor ve Güzellik Merkezi'ne gitmeyin diyorum.
Powered By Blogger
Sevgili Ziyaretçim,
Blogumda aradığını bulmanı ve ziyaretinin keyifle geçmesini dilerim. Sevgi ve sağlıkla...